Ah ina may her kitabı beni büyüler...
İçerisinde bir sürü doğum anıları içeren her kadının doğumunu hissederek okuduğum ve içimdeki kadının gücünü farkın vardıran kitap.
Eminim sizde doğuma hazırlanırken, bu kitabı okurken hem doğumu öğrenecek hemde içinizdeki gücün farkına varmanızda yardımcı olacaktır.

Kısaca içeriğinde bahsedecek olursam.

Doğum ve doğum hikayelerinin önemi.

Annelik.

Cinsellik ve doğum.

Teknolojinin doğuma getirileri.

Rutin doğum uygulamaları ve ne kadar gerekip gerekmediği.

Dikkatimi en çok çeken bölümlerden biride Ebelerin ve doktorların tarihi oldu.

Bölüm aralarında doğum hikayeleri ile zenginleştirilmiş kitap.

Doğumun doğal bir süreç oluğu dünyanın dört bir yanında doğal olan doğumu destekleyen kitlelerin olduğu ama zorluklarla karşılaşıldığı. Ebelerin doğumdan uzaklaştığında , sadece yardımcı görevini yaptığın, doğuma müdahaleler arttıkça doğumların makineleştiğini.

Anne dostu doğum ve ebelik bakım modeline değinmiştir kitap.

Ebelere ve ebelik öğrencilerine de tavsiye ederim. Benim çıkarımım ise kitaptan, doğuramıyorum, doğuramam sorunlarının sanayileşmelerin getirisi olduğu, doğamıza bizler aykırı olduğumuzda, doğamıza uygun yaşamadıkça doğal olan doğal olan süreci yaşamakta güçlük çekmekteyiz. Gebe kalmak varoluşun başlangıcı hem bir anne oluşuyor, hem bir bebek. Doğum içsellik gerektirir tüm memelerde durum böyledir dedik.

Şimdi ise tamamen farklı bir bakış ile sizlerleyim.
DMT (dimethyltryptamine) beyin tarafından salgılanan bir hormondur. İstisnasız tüm canlılarda bulunur, beyinde bulunan epifiz bezi tarafından üretiliyor. Epifiz bezi kozalağa benzer bir yapıdadır, ve kozalak sembolü bir çok dinde yer almaktadır. Doğu inanışlarında ise üçüncü göz olarak bilinir, modern felsefenin babası sayılan Descartes, epifiz bezinin ruh ile bedenin birleştiği nokta olduğunu düşünmüştür.

DMT doğarken, doğururken ve ölümde salgılanır. Her üç evrede de yeni bir başlangıç var , dünyaya hayatının başlangıcı, anne olmak ve dünyadan giderek yeni bir hayatın başlangıcı. Demem o ki doğumda Allah'a teslimiyettir, doğumun getirilerini kabul etmek, sadece kadın olmayı bırakıp anne olmaya doğuştur. Ölüm ve doğum kavramları zıt olmalarına rağmen aynıdır. Hayatın üç evresin de loş ortam ister, destek ister, mahremiyet ister. Doğumdan önce inanışımızı güçlendirmeliyiz, her ne dinden olursak olalım doğumun çıktığı kapı, yaratıcıda, kendimizde saklı. İsimler farklı ama çıktığı kapı aynı. Tıpkı evrendeki en büyük şeyler en küçük şeyin aynı olması gibi doğum ve ölüm gibi.

Evrende tek bir gerçek var ve hiçbir şey tesadüf değildir